Fikri Mülkiyet Hukuku, sınai haklar ve fikri haklar başlığı altında iki alt gruba ayrılmaktadır. Halk arasında telif hakları olarak da bilinen fikri haklar başlığı altında toplanan fikir ve sanat eserleri ise ülkemizde temel anlamda 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Matbaanın gelişiyle birlikte ülkemizde vücut bulan telif hakları geçmişten bugüne korunmakta ve yine FSEK dışında türkiyenin taraf olduğu birçok uluslararası anlaşma ile de koruma altındadır. Gayri maddi malvarlığı unsuru içeren eser sahibine mali manevi haklar sağlayan genel anlamda telif hakları olarak bilinen bu hakların doğumu eserin yaratımıyla biriikte başlar ve kural olarak tescile gerek yoktur. Aşağıda da izah ettiğimiz üzere telif hakları yalnızca kanun kapsamında kabul edilen eserlerde mevcuttur.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında sınırlı sayı ilkesi benimsenmiş ve eserler, sinema eseri, ilim edebiyat eseri, güzel sanat eseri ve musiki eserler olarak sayılmış, bunlar dışındaki olgular ise eser olarak kabul edilmemiştir. Ancak gün geçtikçe, teknolojinin de gelişimine paralel olarak eser sıfatına sahip kavramların çeşitliliği artmış; bu eserler kanunda açıkça belirtilmese de eser olarak korunma ihtiyacı gerektiğinden benzerlikleri gözetilerek kanunda sayılan eserlerden biri olarak kabul edilmiş ve eser olarak korunmuştur. Dolayısıyla telif hakkının ortaya çıktığı alanlar da genişlemiştir. Örneğin bilgisayarda üretilen yazılımlar veya bilgisayar oyunları da birer ilim edebiyat eseri sayılmakta ve bu kapsamda korunmaktadır. Yine sinema örneğinden yola çıktığımızda tv sektöründeki format olarak nitelendirilen birçok yarışma programı veya talkshowlar dahi eser olarak nitelendirilmeye çalışılmakta ve uygulamada belirli şartlar doğrultusunda sinema eseri olarak kabul edilerek Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Yine eser sahibi kavramı ve hakları da fikri haklar bağlamında önemli bir husustur. Eser sahipleri ise eser türüne göre değişmekte; örneğin sinema eserlerinde yönetmen, senarist, özgün müzik bestecisi, diyalog yazarı ve varsa animatörler eser sahibi olarak kabul edilmekte; bunun haricinde sinema eserinde rol alan icracı sanatçılar ve yapımcılar ise bağlantılı hak sahibi olarak kabul edilmektedir. Bu eserlerin yaratımından halka arzı süreci arasında hukuki prosedürlerin sağlam bir şekilde yerine getirilmesi her zaman elzemdir. Sinema Hukukunda, sinema eseri kavramı ve eser sahibinin haklarına ilişkin yazımıza ulaşmak için tıklayınız
Ayrıca bağlantılı hak (komşu hak) sahibi olarak kabul edilen örneğin dizi veya film oyuncusu, ses sanatçısı gibi icracı sanatçıların da telifh hakkına ve diğer haklarına yönelik uygulamada birçok hukuki uyuşmazlık ortaya çıkmaktadır. İcracı Sanatçıların Haklarına ilişkin detaylı yazımıza ulaşmak için tıklayınız.
Ofisimiz de telif haklarına ilişkin gerek sözleşmelerin hazırlanması revize edilmesi ve incelenmesi aşamalarında danışmanlık hizmeti sunulması gerekse de bu alanda yaşanan uyuşmalıklardan kaynaklı telif hakkı davaları konularında avukatlık hizmeti vermektedir.