Belirli durumlarda miras bırakanlar, yaptıkları tasarruflarla mirasçılarından mallarını kaçırmakta, onları miras hakkından mahrum etmektedirler. Uygulamada ve öğretide miras bırakanların, mirasçılardan (mirastan) mal kaçırması olarak bilinen muris muvazaası, sıklıkla başvurulan bir yol olup toplumsal eğilimler, gelenek ve görenekler, kişisel ilişkiler gibi birçok nedene dayanabilmektedir. Bu kavram, mirasçıların mağduriyetine yol açmakta, dolayısıyla bir takım hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir.
1. Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları (bağışları), satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak göstermesidir. Muris muvazaasının söz konusu olabilmesi için miras bırakanın, mirastan mal kaçırma kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Genel olarak muvazaanın söz konusu olduğu durumlarda, taraflar, aralarında yaptığı işlemi, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla başka bir sözleşme ile gizlemektedirler. Muris muvazaasında ise mirasçılar veya mirasçılardan bir veya birkaçı aldatılmak istenmektedir.
2. Muris Muvazaasının Unsurları
Muris muvazaası, bünyesinde beş önemli unsuru barındırmaktadır:
a) Görünüşte Gerçeğe Uygun Olmayan İşlem
Miras bırakan, diğer tarafla bağış işlemi için anlaşmasına rağmen tapuda mirasçıları aldatmak için resmi satış sözleşmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmaktadır. Muris muvazaasının en sık görülen türü, miras bırakanın taşınmazlarını gerçekte bağışlamak istemesine rağmen tapuda satış olarak göstermesidir.
b) Muvazaa konusunda anlaşma
Miras bırakanla diğer taraf görünüşteki işlemin yalnızca mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı, gerçekte hüküm ifade etmeyeceği; gerçek işlemin bağışlama olduğu konusunda anlaşmaktadırlar.
c) Gizli Sözleşme
Muris muvazaasında söz konusu gizli sözleşme, bağış şeklinde yapılmaktadır.
d) Mirasçıları Aldatmak Amacı
Aldatılan mirasçının muvazaalı işlemin yapıldığı tarihte mirasçı olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Muris muvazaası nedeni ile dava açılabilmesi için miras bırakanın işlemi yaptığı tarihte aldatmak istediği bir mirasçısının bulunması ve davacının davanın açıldığı tarihte mirasçı olması gerekli ve yeterlidir.
e) Mal Kaçırma Amacı
Muris muvazaasının söz konusu olabilmesi için miras bırakanın gerçek amacının mirasçı veya mirasçılarından mal kaçırmak olması gerekmektedir.
3. Muris Muvazaasının Hükümleri
Mirastan mal kaçırmanın söz konusu olduğu durumlarda karşımıza iki işlem çıkmaktadır. Biri tarafların gerçekte yapmak istedikleri ancak belirli nedenlerle gizledikleri bağışlama işlemi; diğeri ise görünüşte yapılan satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesidir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 19. Maddesine göre; “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” Dolayısıyla görünüşteki satış işlemi, tarafların gerçek iradelerini yansıtmaması nedeni ile geçersizdir. Görünüşteki satış sözleşmesinin, tarafların gerçek iradelerini yansıtmaması nedeni ile muvazaalı olması halinde bu işleme dayanılarak yapılan tescil de yolsuz tescil olup muris muvazaası davalarında yolsuz tescilin iptali talep edilmektedir.
Gizli sözleşme olan bağış ise şekil şartına aykırılık sebebi ile geçersiz olacaktır. Zira Türk Medeni Kanunu’nun 706. Maddesi uyarınca tapulu taşınmazlar hakkında yapılacak sözleşmeler, geçerliliği, öngörülen şekil şartına uygun olarak yapılmış olmasına bağlı olan sözleşmelerdendir. Tapulu taşınmazlarda bağış sözleşmesinin, Türk Medeni Kanunu’nun 706. ve Tapu Kanunu’nun 26. Maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 288. Maddeleri gereğince resmi sözleşme biçiminde düzenlenmesi zorunludur. İşbu resmi sözleşmelerin, tapuda yapılması gerekmektedir.
Mirastan mal kaçırma sebebiyle oluşan hak kaybının giderilebilmesi için tapu iptal ve tescil davasının açılması gerekmektedir. Miras bırakan (muris) muvazaasında mirasçılar, miras bırakanın üçüncü kişilerle anlaşarak haklarını zedeleyecek şekilde haksız bir işlem yaptığı gerekçesi ile bu işlemden zarar gören kişi olarak muvazaalı işlemin geçersizliğinin tespitini ve bu işleme dayanılarak yapılan yolsuz tescilin (oluşturulan tapu kaydının) iptalini isteyebilmektedirler.
4. Muris Muvazaası Davasını Açabilecek Kişiler
1.4.1974 tarih ve 1974/1-2 Esas ve Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’na göre, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu siciline kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnen tüm mirasçıları, görünürdeki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşullarından yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerdir.
Görüldüğü üzere saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı zedelenen tüm mirasçılar, mirastan mal kaçırma(muris muvazaası) davasını açabilmektedirler. Dolayısıyla davayı açabilecek kişiler bakımından muvazaalı işlem tarihinde mevcut ve sonradan ortaya çıkabilecek mirasçılar arasında herhangi bir ayrım yapılmamaktadır. Önemli olan muvazaalı işlemin yapıldığı tarihte miras bırakanın, aldatmak istediği bir mirasçısının bulunması ve davacının, dava tarihinde mirasçı olmasıdır. Hakkı zedelenen tüm mirasçılar, muris muvazaası nedeniyle miras payı oranında tapu iptal tescil davası açabilecekleri gibi taşınmazın terekeye döndürülmesini de isteyebilirler.
Elbette mirası reddeden, miras hakkından açıkça feragat eden veya kanunun öngördüğü şartların gerçekleşmesi nedeni ile mirasçılıktan çıkarılan kişiler, bu davayı açma hakkına sahip değildir.
Bu yazımız ilginizi çekebilir: Mirasta Saklı Pay
5. Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davalarında İspat Kuralları
1.4.1974 tarih ve 1974/1-2 Esas ve Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’na göre muris muvazaası davalarında mirasçılar, miras bırakanın halefi olarak değil de kendi haklarına dayanarak dava açtıkları için iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilecektir.
Burada öncelikle ispat edilmesi gereken husus; miras bırakanın davacı mirasçıyı miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği taşınmazını satış gibi göstererek temlik etmiş olmasıdır. Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde de öncelikle miras bırakanın bakıma ihtiyacı olmadığının, taşınmazını temlik alanın da miras bırakana bakmadığının, asıl amacın mal kaçırmak olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir.
Miras bırakanın gerçek iradesinin araştırılması noktasında tanık delili büyük önem arz etmekte olup ayrıca Yargıtay içtihatları ile şekillenen bir takım ölçütler bulunmaktadır. Satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki fark, murisin ve miras bırakanın ekonomik durumu, aile ilişkileri, bölgenin gelenekleri, psikolojik nedenler, terekeden satış parasının çıkıp çıkmadığı bu ölçütlerden bazılarıdır. Bu tür davalarda temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı, asıl amacın bağış olduğu, miras bırakanın mallarını satmaya gereksiniminin bulunmadığı; taşınmazın devredildiği üçüncü kişinin (muris muvazaası davasının davalısı) taşınmazı alım gücünün bulunmadığı; miras bırakanın taşınmazı satmak için makul nedenlerinin bulunmadığı gibi hususların kanıtlanması gerekmektedir. Muris muvazaası iddiasının ispatı; tanık, bilirkişi, keşif ve her türlü yasal delille mümkündür.
6. Mirastan Mal Kaçırma Davaları Herhangi Bir Süreye Tabi Değildir
Muvazaalı işlem geçersiz olup hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Muvazaalı işlemler belirli bir sürenin geçmesi ile de geçerli hale gelmeyeceğinden muvazaa iddiası ile her zaman dava açılabilmesi mümkündür. Bu nedenle muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil davaları, zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir.
7. Görevli ve Yetkili Mahkeme
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre bu davalarda görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Muris muvazaasına nedeniyle açılan tapu iptal tescil davaları, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Birden fazla taşınmazın bulunması halinde bu taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir.
8. Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasının Sonuçları
Yapılan yargılama sonucunda miras bırakan tarafından yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi halinde, tapuda yapılan temlik işleminin iptaline karar verilecek ve bu karar geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracaktır. Dolayısıyla söz konusu satış işlemi hiç olmamış gibi yasal mirasçılar, miras konusu taşınmaz üzerinde hak sahibi olacaklardır.
Miras hukuku alanındaki avukatlık hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi için tıklayınız
Merhaba Meral Hanım
Miras Hukuku uygulamlarında sıklıkla rastlanan durumlardan biri bahsettiğiniz olay.
Bu yönde dava açılabilir. Siz ve varsa diğer mirasçılar kendi paylarına düşen kısımları talep edebilirler.
Detaylı görüşmekte fayda var.
Kolaylıklar