İnternet kullanımı ve online ortamlardaki içerik üretiminin artmasına paralel olarak, yıllar öncesine ait her türlü veriye kısa zaman içerisinde ulaşmamız mümkün hale gelmiştir. Bu durum kişilerin özel hayatına da bir noktada sirayet ederek internet vasıtası ile kendilerinin paylaştığı veya üçüncü kişi ve kurumlarca kendileri haklarında paylaşılan bilgi belge,haber ve fotoğraf gibi kişisel verilere erişimi de kolaylaştırmıştır. Kişilerin online ortamda yer almasını istemediği, geçmişte yaşanan durumlara ait bilgilerin varlığına üçüncü kişilerce her daim ulaşım kolaylığı, kişiler açısından hak ihlallerini gündeme getirmektedir. Unutulma hakkı da bu noktada ortaya çıkan bir kavram olup yazımızda unutulma hakkı kavramı, ve unutulma hakkının mevzuatımızdaki yerine kısaca değineceğiz.
Unutulma Hakkı Kavramının Ortaya Çıkışı
Unutulma hakkı kavramı ilk olarak Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından verilen Google-İspanya kararı2 ile gündeme gelmiştir. Başvurucu, borcunu ödemek için gayrimenkulünü satışa çıkardığına dair yapılmış olan haberin kaldırılması amacıyla başvuruda bulunmuştur. Yapılan değerlendirme sonucunda internet ortamında yer alan ilgisiz, geçersiz ve güncel olmayan kişisel verilerin bireyin talebi halinde arama motorundan kaldırılması gerektiği yönünde karar vererek unutulma hakkına dikkat çekilmiştir. Adalet Divanı’nın bu kararından sonra unutulma hakkı ulusal mevzuatlarda da çeşitli kanuni düzenlemeler ve kararlarla yer bulmaya başlamıştır.
Unutulma Hakkı Nedir?
Unutulma hakkı, kısaca kişilerin online platformlarda kendi adları soyadları vb. kişisel bilgileriyle arama yapıldığında karşılaşılan sonuçlarda yer alan kendisi ile ilgili bilgi, fotoğraf, belge gibi verilerin yer almamasını isteme hakkı olarak tanımlanabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015 tarihli da bir kararında1 unutulma hakkını, üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak tanımlamıştır. Unutulma hakkının varlığının kabul edilebilmesi için kişinin kendisine ait bilgi, fotoğraf gibi verilerin internet ortamında var olması gerekmektedir. Sadece fiziki olarak mevcut olan bir verinin unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Unutulma hakkının konusu olan bu veriler hukuki ve meşru yollarla yayınlanmış, gerçeği yansıtan verilerdir. Bu husus da unutulma hakkını kişilik haklarının korunmasına yönelik taleplerden bir bakıma ayırır. Unutulma hakkının kapsamında yer alan verilerin silinmesi için veri sahibi kişinin talepte bulunması gereklidir.
Unutulma Hakkının Mevzuatımızdaki Yeri
Türk hukukunda unutulma hakkı başlığı altında yapılan açık bir hukuki düzenleme olmamakla birlikte mevzuatımızda unutulma hakkının uygulanabilirliğini sağlayan hukuki düzenlemeler bulunmaktadır.6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 7.maddesinde ilgili kanunlara uygun olarak işlenmiş olan kişisel verilerin işlenmesini gerektiren sebebin ortadan kalkması halinde ilgili kişinin talebi ile silineceği, yok edileceği, anonim hale getirileceği,11.maddesinde de kişinin 7.madde kapsamındaki kişisel verilerinin silinmesinin veya yok edilmesini isteme hakkının olduğu düzenlenmiştir. Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinde de kişisel verilerin silinmesi işleminin ilgili kullanıcılar tarafından erişilemez ve kullanılamaz hale getirilmesi anlamına geldiği ve veri sorumlusunun veri silme işlemi ile ilgili her türlü teknik ve idari tedbirleri almakla yükümlü olduğunu düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin Unutulma Hakkına İlişkin Kararı
Anayasa Mahkemesi bir kararında3, unutulma hakkının anayasada doğrudan düzenlenmediğini fakat Devletin Amaç ve Görevleri başlıklı 5.maddesinde insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak ifadesi ile devlete bu hususta pozitif bir yükümlülük yüklendiğini ortaya koymuştur. Bu yükümlülük ile birlikte Anayasanın 17.maddesinde düzenlenen kişinin manevi bütünlüğü bağlamında şeref ve haysiyetinin korunmasını isteme hakkı ve Anayasanın 20.maddesinin 3.fıkrasında yer alan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı birlikte değerlendirildiğinde devletin bireye geçmişte yaşadıklarının başkaları tarafından öğrenilmesi engellenerek ‘’yeni bir sayfa açma ‘’olanağı verme hususunda sorumluluğunun açık olduğunu bu sebeple kişisel verilerin korunması hakkı kapsamında kişisel verilerin silinmesini talep edebilme hakkının, kişilerin geçmişlerinde yaşadıkları olumsuzlukların unutulmasına imkan tanıdığını belirtmiştir.
Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde Anayasa Mahkemesi’nin, internet ortamında yer alan ve dijital hafızada bulunan haberlerin erişiminin engellenmesi için Anayasamızın 5. 17. ve 20.maddelerinin sonucu olarak unutulma hakkının varlığını kabul etmiş olduğu görülmektedir. Unutulma hakkı kapsamında yapılan bu başvuruda başvurucu 1998-1999 yılları arasında yürütülmüş olan ceza yargılamasını konu alan haberlerin internet sitesinin arşivinde halen yer aldığını ve bu hususun itibarını zedelediği iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi başvuru konusu olayda şeref ve itibarın korunması hakkı ve unutulma hakkının karşısında ifade ve basın özgürlüğü ve kişilerin haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün de var olduğunu ,haberin yayından kaldırılması halinde müdahale edilmiş olacak bu haklar arasında adil bir denge kurulması gerektiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, internet haberinin unutulma hakkı kapsamında internetten çıkarılabilmesi için yayının içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilmeme, kamu yararına katkısı, habere konu kişinin siyasetçi ya da ünlü olup olmadığı, haber veya makalenin konusu, haberin olgusal gerçekler veya değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların incelenmesi gerektiğini belirterek mevcut olayda kamu yararı bakımından medyatik ve tanınmış bir kişi olmayan başvurucu hakkında internet ortamında yayınlanan haberlerin kolaylıkla ulaşılabilirliğinin başvurucunun itibarını zedelediğini bu nedenle başvurucunun şeref ve itibarını koruma hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Verilen bu karar unutulma hakkının varlığının tespitinde hangi kriterlere göre değerlendirme yapılması bağlamında önemlidir. Ayrıca kararda unutulma hakkının kabulü sonucunda ihlalleri söz konusu olabilecek ifade ve basın özgürlüğü , kişilerin haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğü haklarına da dikkat çekilerek haberin yayından kaldırılması halinde kamuoyu ve başvurucunun menfaatlerinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun Unutulma Hakkına İlişkin İlke Kararı
Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun da unutulma hakkıyla ilgili değerlendirmede bulunduğu ve yayımlamış olduğu 2020 tarihli ilke kararı mevcuttur. Bu kararın4 konusunu kişilerin çeşitli internet sitelerinde yer alan haberlerde geçen isim ve soyadlarının ya da haberlerin silinmesini isteme talepleri ve bazı başvurularda ise gazete arşivlerinin arama motorları tarafından indekslenemeyecek şekilde teknik düzenlemeye tabi tutulması talepleri oluşturmaktadır.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu yapılan inceleme sonucunda, unutulma hakkının hukukumuzda ayrıca düzenlenmemiş olmasına karşın ilgili mevzuatlarda yer alan hükümlerle birlikte bu hakkı sağlamaya yönelik araçların hukukumuzda var olduğunu belirtmiştir. Kararda, Arama motorlarının veri sorumlusu olduğu ve yapılan işin de kişisel veri işleme faaliyeti olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda somut olayın özelliklerine göre, veri işleme faaliyetinin durdurulması, silme, yok etme veya anonim hale getirme ile indeksten çıkarma işlemlerinden uygun olan işlem seçilerek unutulma hakkının tesis edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kararda, Anayasa Mahkemesi’nin kararına paralel olarak unutulma hakkının Anayasa ve Kişisel Verileri Koruma Mevzuatı kapsamında güvence altına alındığı, somut uyuşmazlığa ilişkin kişilerin ad ve soyadlarının indeksten çıkarılması yönündeki taleplerinin unutulma hakkı bağlamında incelenip karara bağlanması gerektiği, veri sorumlularının bu konuda temel hak ve hürriyetler ile kamunun bilgi edinmesindeki menfaat arasındaki dengeyi gözetmek suretiyle değerlendirme yapması gerektiği şeklinde tespitlere yer verilmiştir.
Av.Yusuf ÖZDOĞRU, LL.M
Kaynak:
1.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/56 E. 2015/1679 K. 17.06.2015 T.
2. Google Spain SL, Google Inc/İspanya Kişisel Verilerin Korunması Kurumu, Mario Costeja Gonzales, C-131/12, 13/5/2014
3.Anayasa Mahkemesi, N.B.B. BAŞVURUSU, 2013/5653, 3/3/2016
4. Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 23/06/2020 Tarihli ve 2020/481 Sayılı Kararı